Okuma Listem – Şubat 2020

2019’da Karan‘a okuma alışkanlığı kazandırmak için yapmam gerekenin öncelikle kendi okuma alışkanlığımı geri kazanmam olduğunu fark ettim. Şu an haftada bir kitap okuma hedefi ile ilerliyorum. Her ay düzenli olarak okuduğum kitapları bir blog yazısında toplamaya çalışıyorum. Bazılarının kısa olmaları nedeniyle Şubat ayında 6 kitap okudum.

“Okuma Listem” serisindeki tüm yazılar

Şubat ayında okuduğum kitaplar;

Harry Potter ve Sırlar Odası – J.K. Rowling

Karan geçen sene Harry Potter serisine başlamıştı. Ben daha önce tüm seriyi okumuş olsam da, Karan kitapları bitirdiğinde onunla kitap hakkında taze bilgilerle konuşabilmek adına, kitapları onun peşi sıra tekrar okuyorum.

İkinci kitap HP fanları arasında çok tutulmasa da Ginny’nin hikayeye dahil olması nedeniyle önemli bir yere sahip. J.K. Rowling‘in akıcı anlatımı ve hikaye kurgusu sayesinde çok rahat bir okuma oldu. Bir hafta – 10 gün civarı sürdü sanıyorum okumam. Şu an hatırlamıyorum ama eminim ki kitabı ilk kez okurken bundan çok daha kısa sürmüştür.

Puanım: ★★★★★

Benim Adım Feridun – Mahir Ünsal Eriş

Filmi varmış ya bu kitabın. Hiç haberim yoktu. Kitabı da zaten inanılmaz bir şans eseri edindim. İletişim Yayınları‘ndan başka bir kaç kitap alırken, sepeti tutarı belli bir tutarı geçince kitap hediye alabiliyormuşuz. En alınabilir başlık olarak bunu gördüğüm için almıştım. Meğer ne kadar güzel bir kitapmış. Filminin çekildiğini ve Halil Sezai’nin oynadığını okuduktan sonra öğrendim. İlk iş gidip Netflix‘ten listeye eklemek oldu.

Puanım: ★★★★★

The Picture of Dorian Gray – Oscar Wilde

İngilizce pratik için çeşitli seviyelerden kitaplar okumaya çalışıyorum. Dorian Gray’in Portresi de bunlardan biriydi. Hikayeyi az çok biliyordum zaten. Büyük bir sürpriz ile karşılaşmadım. Sanıyorum kitap eğitim amacı ile sadeleştirilmiş ya da dili bir miktar değiştirilmiş. Bir kaç kelime sırf hafızada yer etsin diye o kadar çok tekrarlanmış ki bir yerden sonra rahatsız edici olmaya başladı.

Puanım: ★★★☆☆

Güzel Dediniz Bay Feynman – Michelle Feynman

Tarzı nedeniyle kesinlikle okuması kolay bir kitap değil. 2019’da okumaya başlayıp, arada kısa bir ara verip, ancak 2020’de bitirebildim. Fakat bir dahinin iç dünyasına çok güzel ışık tutuyor. Kızı Michelle Feynman çok başarılı bir iş çıkarmış. Richard P. Feynman ile ilgili, onun yazdığı ya da onun hakkında yazılan kitaplar ile ilgili kitaplığımı genişleteceğim kesin.

Ayrıca bu kitap, bugüne kadar en fazla kırpıntı topladığım kitap oldu. En beğendiklerimden birini şuraya bırakayım;

Kuramsal fiziğin en büyük ve önemli araçlarından biri çöp sepetidir.

Bilimin Geleceği söyleşisi.

Puanım: ★★★★★

Her Umut Ortak Arar – Nilay Örnek

Nilay Örnek‘i Spotify’da podcastleri karıştırırken buldum. Nasıl Olunur serisi dinlemesi çok keyifli bir seri olmuş. Üzerine GoodReads’te Yiğit‘in kitap hakkındaki harika incelemesi denk gelince kendimi kitabı okurken buldum. Türkiye gündemine bu kadar yakın, Türkiye gerçeklerinin içinde, iyi yönleriyle kötü yönleriyle kültürümüzün özetini barındırır, umut dolu bir kitap olmuş Her Umut Ortak Arar. Eğlenceli ve ilginç bilgiler, samimi bir anlatım ve eğlenceli anılar ile kitabı okurken insan zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyor.

Nilay Örnek‘in ilk kitabı Bütün İyiler Biraz Küskündür de okunacaklar listeme girdi. En kısa zamanda edinip okuyacağım.

Puanım: ★★★★★

Letter to My Father – Franz Kafka

Bu kadar kısa bir kitabı bu kadar uzun bir süre okuyacağımı hiç düşünmemiştim. İngilizce pratiği için seçtiğim kitaplar arasındaydı, fakat pratik için çok doğru bir tercih olmamış. Tüm kitap boyunca sözlüğü elimden düşürmedim. Almanca’dan İngilizce’ye çevrilmiş ve hiç bir şekilde sadeleştirilmemiş olmasından ötürü, Kafka‘nın tarzından ötürü ve kitabın yapısı gereği zorlayıcı bir okuma oldu.

Kitap adından da anlaşılabileceği gibi, Kafka’nın babasına yazdığı bir mektup. Kısmen el ile yazdığı, kısmen daktilo ile yazdığı yaklaşık 100 sayfadan ibaret. Annesi tarafından araya girilmesi nedeniyle hiç bir zaman babasına ulaşmamış. 36 yaşlarındayken, ikinci evliliğine karşı çıkan babasına yazmış da yazmış, ortaya bu risale çıkmış.

Sonradan öğrendim ki, Kafka çok mektup yazarmış. Hatta birincil iletişim aracı mektupmuş bile diyebiliriz. Bu mektubunda çocukluk yıllarından başlayarak gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde, babasının güçlü varlığı altında çoğu zaman nasıl ezildiği, bu ezilmişlikten sıyrılmak için verdiği mücadeleleri vb bir çok konudan bahsediyor. Kâh babasının iki yüzlü davranışlarından, kâh aile müessesinden bahsederken konu aslında hep Franz Kafka. Yani her ne kadar babasına yazılmış bir kitap olsa da, oldukça uzun bir itiraf metni de denebilir.

Bir mektup olması nedeniyle kitapta bölümler yok. Zihninizi dinlendirebileceğiniz aralıklar yok. Kafka’nın dil becerisi sağ olsun, bir konudan diğerine geçişler de oldukça incelikli. Dolayısıyla yine ara veremiyorsunuz. Hatta bir ayraç koyup, kitabı geri alıp açtığınızda tekrar okuma akışına girebilmek için bir sayfa geriden başlamak bile gerekebiliyor. En azından ben bu şekilde daha rahat okudum. 69 sayfalık kitabı 26 günde bitirmişim, günde 2,5 sayfa gibi bir ortalamaya denk geliyor. Of ki ne of.

Puanım: ★★★☆☆


2020 meydan okumamda 1 kitap önde gidiyor gözüküyorum. Tempoyu düşürmemeye çalışıyorum. Mart sonunda görüşmek üzere.

Kapak görseli için kullandığım şablonu freepik.com’dan edindim, yaratıcısı: timmdesign